Translate

12 Ekim 2013 Cumartesi

Bir Parça Müzik. Sonra mı? Hayat Yeniden Başlayacak :)

 

Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayati en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayati seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,
son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan, anladım...

Nietzsche

Müzikler ve şiirler olmasa daha kolay unutur bence insan ya da beyinden siliniverse neyi unutman gerektiği, yeni bir aşka yelken açmak o kadar da zor olmayacak yüreğimce. Mutsuzluğa değil seni mutluluğa gebe bırakacak birine sarılacaksın belki de delice. Vaktim yoktu halbuki benim öyle gün içerisinde deli gibi tek bir anı düşünmeye (yeni işim sağ olsun)... Yani diyeceğim o ki üstadım vakit o kadar az ki; değil aşık olmak nefes almayı unuttuğum zamanlarım var, şimdi gelde pır pır etmesin kalbin, gelen mesaja aptalca gelde gülümseme, liseli aşıklar gibi gelde yemek yemeyi falan unutma, gelde midende filler oyun falan oynamasın. Hadi gelde yaşama bunları....
 Yeniden gülümsemene sebep birisini alıvereceksin yüreğinin baş köşesine yakın mı dersin; hüznünü saklamak için zorla gülümsemek değilde aşkla yeniden gülümseyebilmek... Sanırım pek yakında yüreğimde :))



Yine de bu şarkı çok güzel, biraz slow ama olsun... = Zara- Son Fasıl

5 Eylül 2013 Perşembe

Yakın Diye Fısıldadı Kulağıma; Bizim Dünyamıza da Güneş Doğacak Pek Yakın Zamanda...



Gelir mi insan insana aşk diye. Gelir üstadım yürek yanarsa hissederse sevilen sevdiğinin yüreğinin yangını gelir. Ne güzel de olur. Nefesine nefes gelir, yüreğine bahar, güller açar tekrar yanakların. Peki insan aşkına zehri yama yapar mı? Yapar üstadım. Sevilenin de varsa sebepleri aşkı zehir de eder zıkkım da. Bal çalar bir parça dudak kenarına sonra bir bakmışsın dünyada ki bütün ballar yok. Bu senin sınavındır. Hayat sana daha önceden dersini vermediği yerlerden sorguluyordur artık. Sınavında başarılar. Kul inşallah derse Yaradan inşa edermiş. Hadi kocaman gönülden kopan bir ‘ İnş(A)llah ‘ o zaman.

Garip değil mi uzun zamandır göz ucumda bekleyen damlalar döküldü sebepsiz. Belki de garip değildi gerekli ve olması gerekendi. Hayırlısı…

‘ Sevdiğim’ dedi bir ses. Titredim, korktum, sustum, koştum… Dönülmesi imkansız hareketler yapmamak lazım üstadım. Kaybetmek kötü olur hele bir de insan kendi aptallığı yüzünden kaybediyorsa yaşadığı ömür boyunca gör sen vicdan azabını.

Yapmasalar insanlar bilseler azıcık sevginin kıymetini seviyoruz diyenleri bıraksalar birbirlerine. Aşklarını yaşayamayan insanlar, istenmeyeni istemeyenler yüzünden. Her şey güzel olacak cümlesini kuramayanlar var korkudan. Evet seviyoruz kelimesini korkarak söyleyenler onlar. Onların birbirlerine yüreklice söyleyemedikleri korkuları var bir sürü. ‘ Ben yanındayken korkmayacaksın kadınım.’ diyen adam yüzünden korkan kadınlar. Ne çok sevmiş ne çok ürkmüş sevgiler var. Yazık halbuki tam tersi olmalıydı değil mi? İnsan sevdikçe cesaretlenir bizim gibiler sevdikçe kabuğuna çekiliyor. Garip gerçekten pek garip. Sınav demiştim ya… Başarılar…

Aşk güzel şey derlerdi. Eskiden olsa oturur saatlerce düşünürdüm acaba güzelliği nerede diye. Anladım ki… Anlamadım, anlayamadım üstadım...

Gitmek isteği gelir öyle zamanlarda hep aklına. Doğduğun, büyüdüğün, nefes aldığın şehir dar gelir. Saçma sapan düşünceler beynini kemirir. Olmamayı istersin bu zamanlarda. İnsanların menfaatlerini, karşılıksız hiçbir şey yapamayan insan  sayısının ne kadar fazlalaşmış olduğunu görürsün. Dar gelir canın bedenine. Duaların vardır hep diline yamaladığın ama kar etmez sana. Sonra küçük bir can için, onun için dersin ‘ hadi bir kez daha’ yeniden aynı yoldan ayaklanmaya çalışırsın. Başarılar.

Fonda bir Bedirhan Gökçe; Seni sevmek için ne kadar sebep varsa içimde işte seni sevmemek içinde öyle…

Ben yine açtım ellerimi semaya, bilirim şah damarım kadar yakınsın bana yüreğimi neşelendiren ve azap içinde bırakan bu aşkı da sen verdin yüreğime. Kah sevindim fani dünyada ki cennetim diye kah kahroldum bu dünya da cehennemi yaşıyorum diye yine biliyorum ki her şeyin hayırlısını bilende sensin. Bedenim ne kadar dayanır daha ne kadar savaş verir sevgiyi bilmeyenlere karşı, biz ne kadar biz olabiliriz bilmiyorum. Sadece senden isteyebildiğim için; Sınavımız da yardım et Rabbim…

25 Temmuz 2013 Perşembe

Son Olmadı, Son Olmayacaktı Bu Kadar Kesmeseydim Artellerimi...



Kısmet olmayanlarla başlayayım bu gün lafa, kısmet olamayacaklarla... Sitem etsek mi etmesek mi bilemedim şimdi. Vuslatı kısmet olamayanı sevmekten mi devam etsek. Sevilmenin herkeste vuku bulunamamasıyla mı sonlandırsak cümleyi yoksa helal edilmeyen haklarla mı? Yemin edenlerin kocaman bir yalandan ibaret olduklarını mı anlatsak bu gün. İnanmamak gerektiğini, aşkın riyasını, çekilen her dumanın içini nasıl yaktığından mı bahsetsek. Karar veremedim bak şimdi.

Sitemim kalmadı, acım kalmadı, nefretim yok o kadar rahat bir şekilde sundum ki sizleri Yaradan' a içim rahat bir şekilde nefes alıyorum artık. Herkes hissettiği kadar yaşar; Aşkı, insanlığı, güveni ne kadar içten yaşarsanız onlar sizin canınızı yakmanın cezasını o kadar fazla çekecekler bilin istedim benim hep öyle oldu...

Cevabını veremediğin sorular mı bulundu yine hayatında? Hangi eller yarenlik yapar sevdiğine bilemezsin, garip bir şekilde sızlayan sol tarafının acısını dindirmeye çalışma çabaların başarıyla sonlanmıştır. Acısını çeke çeke yanan yüreğin soğumuştur artık. Yeni bir hayatın temellerini atmaya hazırlanmışsındır. Eskisi kadar bitap değilsindir.

Yeni bir hayat? Yalanların olmadığı bir hayat mı? Erkeklerin öküzlükten muaf olduğu bir hayat mı? Güven denilen o duygunun sonuna kadar hissedildiği bir hayat mı? Sevginin üç beş kuruşa satılmadığı bir hayat nasıl olur? Savaşın olmadığı, insanların açlıktan ölmediği bir hayat mı? Tamam o kadar evrenselleşmeyeceğim insan önce kendinden başlamalı düzelmeye değil mi hem ben mutluluk için adım atmalıyım artık mutlu etmek için değil.

Velhasıl üstadım güzel giden bir şeyler var kabul ama gitmeyen gitmeyecek olanlarda. Bitirilmiş olanlar, yeni başlayacaklar. Kapının açılması gerekiyormuş, bir şans falan verilmeliymiş. Ben inatla insan sevmezse aşık olmazsa hissetmezse yapamaz derken aslında durum hiçte öyle değilmiş. Her ilişkinin yapılması gerekenleri varmış durum oymuş hani. Mesela bir ilişkide erkek kadını iş yerinden almaya hep gelirmiş bu hissedilerek yapılan bir şey değilmiş. Vaziyet sevgili haliyse her erkek yaparmış korumayı, seviyormuş çok aşıkmış gibi görünmeyi, hediye alabilirmiş her erkek kadınına, kocaman bir demet gül, güzel bir akşam yemeği planı yapabilirmiş minik minik sürprizlerle, birazcık hissetse de... Gerekmezmiş öyle çok aşık olmak falan hem ayrılınca da çok acı çekmezsin değil mi...

Bir erkek bir ilişkide ne kadar erkek olabilirse bir kadında o kadar kadın olabilir bence ama en önemli bence; bir erkek nazik olmalı, kibar olmalı nerede nasıl davranması gerektiğini bilmeli, bir erkek zeki olmalı, zaafları olmamalı bir erkeğin, kaya gibi sapasağlam durmalı, korku kelimesi erkeğin sokağının başından geçmemeli, cesur olmalı erkek dediğin, bir erkek sevdikçe güzelleşmeli öyle 'Bu kadın beni köpek gibi seviyor lan başka hiç kimseyi sevemez.' dememeli diyorsa da onun gibi sevebilmeli, bir kadın seviyorsa hayatındaki en önemli şeylerin önünde bir erkeği, yolda bulunan nimet gibi üç kere öpüp baş üstüne konulmalı o kadın, bir erkek önce adam olabilmeli, zaten kadın kalan eksikleri büyük bir memnuniyetle tamamlar...

Artık zamanı diyenlere inat biraz daha zaman :) ( Ne kadar dik başlı bir varlığım ben yahu :P )

Umman, ben, ada, ilgi, şefkat, aşk... Mükemmel altılı :P

30 Haziran 2013 Pazar

Bitmezlerin Biter, Gitmez Dediklerin Mutlaka Birgün El Olup Gider...


Güvenmek lazım öyle gözü kapalı birisine. Sevgini harcamayacak, harcatmayacak kadar cesaretli, gözleriyle, sözleriyle seni aldatmayacak, sevmenin aşkın anlamını özümseyen birisine güvenmeli... Dokunabilecek benim yüreğimdeki sızı onunda yüreğine, hissetmeli diyorum seviyorum diyen özlediğini, özlettiğini, üzüldüğünü, kırıldığını... Yarım bırakmamalı öyle hiç düşünmeden, fevri kararlar verememeli. Diline kilit vurmalı Hak, eline kelepçe, gözlerine perde indirmeli... Üzülmemeli gerçekten seven, üzmemeli yalancı sevgiler onu... Hak ettiği gibi yaşamalı aşkı da sevgiyi de. Zehir olmamalı içtiği aşk, zehir etmemeliler öyle umarsızca.
.
.
.

Bir gün diyorum, ben de verdiğim sözleri tutmayıp mühürleyeyim vicdanımı... Piyangodan çıkarcasına karşına dikilip 'Seni Seviyorum' dedikten sonra ' Yapamıyorum, olmuyor, mecburum...' gibi bahanelerle terk edeyim sevenimi diyorum. Sonra bir gün; dost, arkadaş, kardeş,... dediklerime bir kalleşlik yapıp arkama bile bakmadan gideyim diyorum. Gamsız olayım biraz, biraz vurdum duymaz, aşağılık birazda... Hayattan özensiz gelişi güzel bir menü oturtayım bünyeme kişilik adı altında, ne zaman ne yapacağı belirsiz. Kırıp geçiren insanları, düşünmeden, adice bir kişiliğe bürüneyim diyorum. Hani vur kaç taktiğini uygulayıp boş vereyim bende, hep dolu umup boş çıkanlara inat. Bir kerecikte isyanlar benden değil o çok sevip güvendiklerimden yükselsin arş-ı âlâya... Önce güven vereyim arkalarını döndükleri anda elimdeki hançeri tam sol taraflarına, yürek diye taşıdıkları o hurdaya iliştireyim. Bana yakışan hançer gibi yakışır mı bilmiyorum ama fena durmaz onlarda da paslı bir demir parçası... Bir gün de bencilliğin kitabını yazıp, şerefsizlerin kralı olup, kalleşlerin başını çekeyim. Sadece bir gün bunca yaşatılan riyakarlıkların kat kat fazlasını çektirecek karaktersizliğe sahip olayım da tek tek intikam meşalelerini yakayım diyorum... Diyorum da sonra duruyorum, susuyorum arkamda bıraktıklarıma bakıyorum ve ' Değmez...' diyorum. Ben yolumda ben olarak yürümeye devam ederken siz kurnazlığınızla böbürlenecek kadar küçülün...Ne yazık ki ben bulunduğum yerden sizleri artık göremiyorum...



Öne Çıkan

Sevmek ya da sevmemek işte bütün mesele bu!...

     İnsan sevmeye nereden başlamalı? Günün sorusu bu olsun.       İnsan en çok kendinin düşmanı ve yine en çok kendinin dostu. Bir söz va...

Popüler