Translate

8 Aralık 2014 Pazartesi

Kaybetmemeli Umud'u. Değerlidir O... Bırakma Sarıl Bütün Gücünle... Bizim için Savaşamadık ama Umudunu Yitirmemek İçin Savaş, Savaşmalısın...



Hüzün ne fena! Yapıştıysa yakana bırakmıyor son nefesine kadar seni... Düşünceler, soru işaretleri, sorumluluk... Bırakmıyor peşini hiç. İnsanların gamsızlığı, iki yüzlülüğü, yalanları,... Bir bir uzaklaştırıyor seni onlardan. Uzaklaşmakta gerekiyor onlara benzememek için, aynaya bakınca onlardan bir tane daha görmemek için çok uzaklara gitmek. Aslında susmak, kaçmak, görmemekte pek fayda sağlayan bir şey değil, onlar her geçen gün fazlalaşıyor ya da yeni yeni görebiliyoruz aslında onlar hep hayatımızın bir köşesindeydi bizler yeni farkettik. Bazılarının hayatlarında çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalıştıkları sadece bir basamak olduğumuzu yeni yeni görüyoruz. Neyse ki artık görmeye başladık, ya hala eskisi gibi kör olsaydık. Şükür!...


Hayat ne kadar da çok insan sunuyor değil mi önümüze. Kimileri reeldir kimileri imitasyon. İnanmak zor olsa da hala tertemiz insanlar var yalan nedir bilmeyen, başarının üstüne yatmayan ya da başkalarını yatırmayan, ben değil biz demeyi bilen, korkusu kurguları olmayan, zekasını ön yargılarına bağlamayan, hoyrat kahkahalarını acımasızlığına atmayan atamayan, aşık olursa bir gün dokunmaya kıyamayan, gözleriyle seven, seni kelimelerin yetersiz kaldığında ' Anlatamıyorum!' demene fırsat vermeden seni anlayabilen, özlemin acısını her nefes alıp verdiğinde hissedebilen, aşık olduğu o kişiyi üç saniyelik bir zaman diliminde gördüğünde ayakları yerden kesilen,... hala varlar ve ne yazık ki dünya onlar sayesinde hala bir öküzün boynuzun da değil hala o insanların iyiliği ve duaları sayesinde dönebiliyor....

Evlilik! Bir evliliğimiz eksikti. Bekar olduğun fikri ne zaman ailen ve çevrendekilerin zihnine oturursa o zaman başlar ' Evlilik ne zaman?' soruları. ' Evlenmiyorum, evlenmeyeceğim, bana ne yahu o kim? ' ayağına yatsan da can sıkıcı bir hal almaya başlayan evreler yaşarsın. Eskiden ev de yalnızken huzur içinde olduğun anlarının yerini korku dolu zamanlar alır. En tehlikelisi de annenin bu durumu hissetmesidir. Nasıl evirip çevirip konuyu istedikleri yere bağlar bu hatunlar anlamam. Yorgunum Anne! Dün gece korktum uyuyamadım Anne! Dışarıdayım Anne! Arkadaşım oturuyoruz Anne!... tehlike içeren kelime topluluklarıdır bu ve bunun gibi cümleler Anne(me)ye düğün dernek kelimesini çağrıştırabilir. Tabi ki açılan savaşta anneler silahlarını envayı çeşit kuşanırlar, Mesela bayanların dayanamadığı bebekler... Allah'ım ben böyle baskı görmedim artık her karşılaşma her konuşma 'Evlilik' tabi şu an bunalım moduna girmek üzere olduğum için sadece bunalım dünyamla ilgileniyorum yoksa benimle evlenebilecek bir kör, dilsiz, sağır bulamadığımdan değil. Evlilik bana bundan sonra ütopya anam bacım bir anlayın artık...

Bazen unuttuğun o yaşlar gelir yoklar seni ('Bizler hala buradayız; bastırmaya duyguların, yok etmeye çalıştığın anılarının içindeyiz...' dercesine) Hani şu kafanda bulunun iki tane çukur var ya dünyada bulunan somut olan her şeyi görmene yarayan organın: Gözlerin ( Ah o gözlerin diyerek iç geçirdiğini hissedebiliyorum şu an ama ben yine kendimi kandıracağım rahat ol en son istemediğin anılarımızı, düşünerek hiç sevmemiş olduğunu varsayarak)... İşte o gözlerden akan, adına göz yaşı dediğimiz damlaları sevin bazen onlar hiçbir insanın veremediği rahatlık ve huzuru verirler sizlere...

Sana Bende ki Seni Sunsam Tanıyamayacağın Bir Sen Var Benim Sol Yanımda... Ben Senin Bir Anlık Merhametini... Ben Senin Bir Anlık Bakışını... Ben Senin Bir Anlık Bütün Güzelliklerini Dağ Gibi Yaparak Sevdim Seni... Şimdi Sen Bile Tanıyamazsın Seni...

19 Ağustos 2014 Salı

Anlayamıyorum, En Fenası da Anlatamıyorum İçimi ve Biliyor musun Yoruyor Anlatmaktan Çok Anlaşılmamak...

Kocaman bir aşkım vardı benim. Anlatsam, herkese anlatsam bitmeyecek bir aşkım vardı öyle büyüktü ki ışığıyla gözlerimi kamaştıracak güzellikte beni öyle mutlu dünyanın en güzel kadını yapan muhteşemlikte.

Sonra...

Sonra o ışık beni içten içe tüketti bitirdi. Kocaman olan o aşk var ya her defasında beni benden götürdü. Canımın acısını yerin yedi kat dibinde yaşadım. Küfürlerim oldu ağız dolusu, haykıramadım... Çığlıklarım oldu feryat figan kimseciklere duyurmadım... Bitmeyen bir karanlığın içinde boğuldum. Birisi parmak ucuyla dokunmayı bırak elini uzatsa gözlerim hazırdı ağlamaya. Kandırdım kendimi yalanlar söyledim önce içime ' Hiç sevmeyen biri vardı .'senin iki kişilik yaşıyorum sandığın o aşkta. 'Gidecek!...' dediler. 'Gitmez!...' dedim 'Biz bitmeyiz, bitmeyeceğiz.' dedim... Sonra ' Gitti, bitti!...' dedim. Yokluğunun acısı da acıtmayacak canımı artık 'Sabır!..' dedim 'Unutacağım...' dedim. Önce kendimi kandırdım. Sonra herkesi... Canım sızladığı her an çevreme bakındım. Sanki yanı başımdaymış gibi. Otobüsleri reddettim bir süre ' Ya kokusu gelirde yoklarsa sol yanımı...' düşüncesiyle kaçtım herkesten her yerden. Kaçtım, küçücük dünya da onlarca insanla karşı karşıya geldim de onu bir kez daha görüp kokusunu içimin en dibine hapsedecek kadar sarılamadım...

Öyle işte. Olur bazen böyle. Garip antika değerinde duygular kaplar insanın beynini, kalbini. Canın yansa ne fayda... Kavuşmak denilen o eylem masalların bir parçası oldu bana... Yoluma böyle de devam edebilirim. Sensiz, sessiz, hissiz... 

Umut mu? Her zaman benimle o kalbimde olduğu sürece... Dualarım tek çarem kalbimden göklere yükselen kelime topluluğu...

Daha söylenecek o kadar söz varken bırakmak zorunda olmak ne fena, daha yaşanacak gezilip görülecek onca yer varken bitmesi. Ne fena değil mi?....

30 Mart 2014 Pazar

Zaman Güzel Yaşayana Geçmiyor Sadece Zaman Herkes İçin Geçiyor Ama Kolay Ama Zor... Mutlaka Geçip Gidiyor.... Bazende Gelip Karşına Dikiliyor...

Pek uzun zaman oldu sanırım içime akıtalı kelimelerimi yine. Susturmayı ya da boş koy gitsin demeyi pek bir yapıştırdım dilime, kalbime, içime en çokta.. Bazen acıdı, çok acıdı bedenim susturdum mesela; canımın acısı evlere sığmazken, canım bedenime dar gelirken kendi kendime bir şarkı tutturdum dilime. Sağıma baktım kimse yoktu, soluma baktım kimse yoktu, önüm arkam bomboştu tek başına hala dimdik yürümeye çalışıyordum. Ne zamana kadar nereye kadar hiç bir yanıt veremeden kendime. Korkularım boyumu aştı dağ kadar oldu mesela değiştim epey; konu cesaretse hiç düşünmeden beylik laflar edebilecek ben frene bastım öyle sert durdum ki kalkamıyorum artık yerimden.

 Ne arkadaş ne eş ne dost pek bir anlamsız geliyordu artık. Güvenmek artık imkansızlaştı benim için. İnsan bir şey için bir kere gemileri yakıyor sonra denizi bomboş kalıyor ve.... ' ve ' si yok işte aptalca, saçma sapan kalıveriyor kıyıda. Kaldıkça belki güçleniyor belki içten içe çürütüyor kendini. O da senin kendinle geçirdiğin zamanın sana öğrettikleriyle mümkün.

Bir bakmışsın, ne çok zaman geçmiş. Acı-tatlı, güzel-çirkin, anılası-lanet edilesi.... Onca zamanı arkada bırakmaz bırakamaz insan unuttum sanır.  Ufacık bir koku canlandırır bütün her şeyi ; düğümlenir de boğazın ne özledim diyebilirsin ne nefret edebilirsin. Garip garip başını öne eğer düşünürsün onca zamanı ' Neydi seni vazgeçirecek, neydi bu kadar yok sayacak, nasıl sevemeyecek kadar gidebildi ayakların, ayakların gitmek isteğinde kalbin hala buralarda mıydı, neydi şimdi seni getiren?..

Kalp aşkta çalışmıyor sadece üstadım. Ben isterdim ki aile... Benim kalbim onlarda da atabilsin. Olmadı ve artık olamayacak sanırım... Onlar olmayınca insanın kor olan o kalbi küçücükken oluyor kocaman dünya. Diyeceğim şu ki üstadım, dünya sanki yanıyor sen içindesin öyle garip bir hadise bu aile işi. Varken yok olmaları,...

Velhasıl kelam, sen sen ol dedim kendime; güvenme kimseciklere bundan sonra ve kork deli gibi kork herkesten, güvenemeyeceğin için güven duygusunu kaybettiğin için... Vicdanın rahat olsun sen değil sana bunu kaybettirip korkmak duygusunu kazandıranlar utansın. Bir gün Rabbim onlara anlama güdüsü verirse....

Zaman dar uyumak gerek. Beni bekleyen bir iş, işin başına geçmeyi bekleyen bir ben var...

Öne Çıkan

Sevmek ya da sevmemek işte bütün mesele bu!...

     İnsan sevmeye nereden başlamalı? Günün sorusu bu olsun.       İnsan en çok kendinin düşmanı ve yine en çok kendinin dostu. Bir söz va...

Popüler