keşke insanlar yüzlerindeki onlarca maskeyi çıkartsada ne olduklarını kim olduklarını anlayabilsek veya keşke karşılaştığımız kişinin ne mal olduğu bi film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçse yada bi kişilik bilen makine icat etseler onun bi saç telinden belkide bi damlacık kanından ne olduğu ne kadar zalim olduğu , gaddarlığı , riyakarlığı yada sevgisi , merhameti , şevkati ... birden elimize bir dosya şeklinde veriliverse ... bu örnekleri çoğaltmak mümkün ... hayal işte :) ama bunlar olsaydı olgunlaşabilirmiydik.. gerçekten hayatta insan kötü bişeyler yaşayarakmı olgunlaşıyo bilmiyorum neden mutlu olmak için önce bi bedel ödemek zorundayız anlamıyorum. aslında anlamamak değilde kötü şeyler yaşamak istemiyorum sanırım ..
biliyorum bi ağacın naısl bi cefayla ayakta durmaya çalıştığını . önce küçücük bir tohumdur, filizlenir, fidan olur, ağaç olur, meyve vermeye başladığı zamanda bitmezki herşey o meyvelerin her birini taşır ve o meyveler dahi ayrı ayrı olgunlaşmayı bekler ağaç onları bırakmak istemez çünkü her birine hayat vermiştir elinden geldiğince tutar zarar görmelerinden korkar belki de... güneşin en kızgın anlarında yalnızdırlar ağacın ayrı ayrı dallarında belkide o yağmurlu ve soğuk gecelerde.. ama olgunlaşırlar işte zman geçtikçe .... insanları hep ağaca benzetirler ya ne kadar haklı bi benzetme .... önce miniciktir ( cenin )bişeye benzemez ,toprak (ana) ona hayat verir , filizlenir (bebek) fidan olur ( çocukluğa ilk adım ) eğer hayatta tutunabilirse görkemli bir ağaç olur (insan) ve artık meyve verme zamanıdır ( ana/ baba) ..... insan bi gün bu dünyaya ve da etsede arkalarında bıraktıkları onu yaşatır bu yüzden sanırım meyvelerimize iyi bakmalıyız... olgunlaştıklarını anladığımızda kendi ellerimizle bırakalım onları bir huzurla...