Translate

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Biraz da cesaretti aslında aşk. Gözünü budaktan sakınmamaktı ve kabullenmekti olanı da, olmayacak olanı da.. K.T.



' Sevgiyi tüketir mi insan kendi elleriyle? Tüketiyormuş...

Durdurmak istersin dünyayı, o güce sahipsindir hani vardır o ışık sende velhasıl parmağını oynatamazsın hayat enerjini eksilere düşürdükleri için.

Gördüklerin ve yaşadıkların karşısında şaşırmaman gerektiğini öğretir zaman sana. Mesela bunun için sadece susarsın. Parelerin dağılsa da dört bir yana içinde ki o güçlü imaj çıkacaktır bir gün ortaya. ' Eminim ben yapacaksın, gücünü bu kadar hafife alma.' diyen bir ses vardır çünkü...

Sevgiyi, aşkı görmeye erinenler; ezberlerine yazacaktır isminin her bir harfini. Çünkü Allah; büyük konuşanların canını almazmış, yaşatmadan onlara aynısını...

Yavaş yavaş mı düşer insan gözden, gönülden... Sindire sindire mi bitirirler kendilerini, seni, onla olan ona dair her bir zerreni?... Yok ediyorlarmış üstadım, görmüyorlarmış ya da görüp görmemezlikten geliyorlarmış.

Anlatamadıkların vardır bir de yazdıkların,yazdıkların ama okunmayanlar bir de okunanlar ama anlanmayanlar... Her insan okuyabilir ama anlama yeteneği kalpten gelir. Bir ' Nasılsın?' sorusuna iyiyim cevabı vardır; klasik, bir de soru bile sormaya gerek duymadan derdine ilaç olanlar. ( Ender)

Tanıyamadığın bir ben neden çıkartır ortaya kendini, ne yapacağını bilemez, ne düşüneceğini, ne hissedeceğini... Neden küçücük bir umut, alaycı bir söz kocaman bir hayal olur bu tanınmayan benin rüyalarında. Ben yavaş yavaş beni bulmaya çalışırken geride bırakılan o beni özleyeceksin, onu yaralamasaydın iyiydi. Bak can veriyor yavaş yavaş...

Standart bir hayatım var her bedene uyar cinsten... Yanında taşınan çanta bile olabilirim bazen bir insanın yanında bazen gelecekten endişeleri olan o menopozlu kadın, bazen sevilmeye layık bir melek ama ben hiç bir şey olmama yolunda ilerliyorum.

Gözyaşının boğaza saplandığı nerede görülmüş üstadım. Saplanıyor ve ben kırılan yanlarımla iyiden iyiye keskinleşiyorum. Uyuyorum, yalan olduğunu bildiğim halde susuyorum. 'Umut yok.' sözlerini unutup ' Her gün dua ediyorum. ' cümlesine inanmaya çalışıyorum. Peki insan duayla döndürebilir mi dünyayı. Dua değil tevekkül vardır, inancı kuvvetlendirir.

Kaçmak değil benim ki. Öyle çok yoruldum ki, beni tüketenlere öfkemle doğmaya çalışma çabam yoruyor artık. ' Bırak ! diyorum Boş ver! Hadi zaten o bavul uzun zamandır duruyor orada al onu alda gidelim buralardan... '

Korkak adımlarını saydım, saydım, saydım. Ayağıma takıldın biliyorsun sen de. Düşmemeliyim, düşersem bir daha kalkamam...

Hadi şimdi ' Gel! ' diyen o eli tut, tanımadığın bir surete teslim et kendini, sesinin tınısını bile bilmediğin, bakışlarının bakışlarına değmediği. Umudun sen ol, güvenmeden, sırtını kimseye dönmeden git tut o eli sıkıca. Belki de artık hayatına en iyi gelecek reçete budur.

Sol tarafın biraz daha sızlayacak, duyduğun kelimeler seni biraz daha yaralayacak, biraz daha kanayacak yaran, biraz daha fazla susacaksın kendine, dilsizliğin kitabını yazacaksın belki ama gurursuz demeyecekler sana aciz gözüyle bakamayacaklar, o deli gibi sevdi ama sevdiği adam onun aşkı için göze alabildiği kadar göze alamadı bir şeyleri bu yüzden bitti demeyecekler... Hadi yapabilirsin bence...'



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan

Sevmek ya da sevmemek işte bütün mesele bu!...

     İnsan sevmeye nereden başlamalı? Günün sorusu bu olsun.       İnsan en çok kendinin düşmanı ve yine en çok kendinin dostu. Bir söz va...

Popüler