Translate

29 Haziran 2010 Salı

Git Artık !...

  • Bu hafta çok çalıştım o topuklu ayakkabıların üzerinde sekiz saat boyunca nasıl durabildim bilmiyorum hoş eve geldiğim zaman ellerim üzerinde yürüyesim vardı. Çok çalıştım, çok yoruldum. Bugün bakandan teşekkür belgesini de ben aldım, ödül olarak kabul ediyorum bunu :P Hoştu güzeldi arada soğuk rüzgarlar esse de... Hatay'a özgü bir kaç şey öğrendim. Anlattıkları şeylerden bazen ürktüm. Hatay bölgesinde dokuz medeniyetin yaşadığını biliyorsunuzdur. Doğal olarak tarihi eser, hazine falan da çok olur(muş) oralarda. Gıda mühendisimizin arkadaşı takmış kafayı bu işlere bildiğimiz hazine avcısı olmuş eline dedektörünü, kazmasını, küreğini almış başlamış ara(n)maya. Dedektör bir yerden yoğun bir şekilde sinyal verdiği zaman başlıyormuş kazmaya ama hiç bir şey yok tekrar aratıyor bir metre öteden sinyaller tavan yapıyor tekrar kazıyor yine bir şey yok tekrar tekrar derken hiç bir şey bulamıyor. Gıda mühendisimizin olaya getirdiği açıklama ' her hazinenin bir sahibi vardır onları da cinler korur, bu yüzden hazineyi onlar oradan oraya götürmüşler. Arkadaşta baktı iş kötüye gidiyor bıraktı ' dedi ben kulak kesildim dinliyorum, bir taraftan da 'duymaz olaydım nereden açıldı bu konu nan yine duydum zaten tırsıyoruz ' neyse yutulan dokuz medeniyetin ardından Hatay haritadan silinecekmiş. Üzüldüm... Tanıdığım hataylıları sevdim. Hatay 'a bir sürü davet aldım inş. bir gün gideceğim oraya :)
  • İçim bomboş!... Hayatımın da ondan eksik kalır yanı yok ki... Gelmediler, bekliyorum içimin boşluğunu akınca sanki onlar dolduracakmış gibi çok istiyorum ama bir taraftan da sanki benim ağladığımı birileri görecekte sevinecekler yada acıyacaklarmış gibi geliyor direniyorum, ağlamamaya. Beni terk eden onlar değilmiş hayatımdan ben kovmuşum onları... Susuşumu abarttım... Farkındayım ama artık ben bir şeyler anlatmaktan bıktım anlamayan kafalara kendimi yırtarcasına söylediğim cümleleri açıklamaktan...
  • Mesaj yok!... ( yazılacak çok şey var ama yok işte, gerek yok... : / ) 
  • Uzun zamandır içimde bir boşluk var. Eskisi gibi iki sevgili görünce sevinemiyorum,tebessümle onlara bakamıyorum, aşk filmleri izleyemiyorum, aşk lafını ağzıma alamıyorum blablabla.. Aşık olmak istiyorum. Bunu yaşadım mı bilmiyorum yaşadığımın ismi aşk mıydı? Belki de sadece yanından geçtim ama yanından geçmemde canımı yakmaya yetti.
  • Yaşanılanın daha güzeli var mıydı? Aşk acı çekmekten ibaret bir yaşanılmışlık mıydı? Gidenin yerini bir başkası tutamayacaktı elbette acısı tatlısı her şeyi bende saklıydı ama yeni gelen olacak mıydı? Ben hayatıma yeni birisini nasıl kabul edecektim? Acabalar beynimde uçuşacak hiçbir zaman kimseye şans vermeyecek miydim? Ben o en güzel duyguyu yaşayamayacak mıydım? Yoktu eskisi gibi hayallerim, hayatın bana çizdiği yolda direnmeden kendi kaderimi yaşayacaktım. Kararım bu mu gerçekten? Değil tabi ki. Ne saçmalıyorsun kızım sen kendine gel be! Birisi şuursuzca konuştu ne söylediğini bilmiyor diye mi üzüleceğim. Ben yolumda yürüyorum buna da devam edeceğim. Pişman değilim ki...

          Varken yokluğuna alıştım ben senin, buna alıştım! Şimdi olmaya çalışma zaten yoksun...
                                                                                                                                       £bru Ç.

21 Haziran 2010 Pazartesi

Göz Yaşlarım da Terk Etti beni : /

Ağlayamıyorum!
Canım acıyor,
Canım yanıyor,
Yüreğimde kocaman bir şey var sanki ömürlük misafir gibi hiç gitmeye niyeti yok!...
Boğazıma bir şey düğümleniyor, sanki göz yaşı boğazdan  gelirmiş gibi,
Ağlayamıyorum!
Gözlerim nemleniyor,
Her tarafı buğulu görüyorum,
Bir damlacık kaçıverecek diye bekliyorum,
Dolmadan kuruyuveriyor,
Yarım damlacık göz yaşlarım.
Ağlayamıyorum!
Dönüyorum masamdaki en anlamlı resme,
Bakıyorum, bakıyorum, bakıyorum,
Göz yaşı içten gelir gözden gelmez' diyorum.
Bekliyorum cevap versin... resimden ne bekliyorsam?
Daha mı az gamım kederim ?
Akmak bilmez iki damla göz yaşım
Firar eden göz yaşlarımı özledim...
Siz de terk ettiniz beni...
Göz yaşlarımda terk etti beni...
                                                             Ebru Çetindaş

Uzun zamandır yazamıyordum. İçten gelen bir şey işte bir anda dökülüveriyor. İnşallah bir beğenen çıkar. Yazılan şiir ne kadar içten geliyorsa yazılan yazılarda bir o kadar.

Bu aralar ruh halim pek hayra yorulamaz . Kaç zamandır gerçekten de iki damla göz yaşını görmez oldu yanakcıklarım. Bu durumdan şikayetçiyim! Böyle bağıra bağıra böğüre böğüre ağlayasım var. Hayal kırıklıklarının hepsi benim olmasın Pilisss. Ben şu hayatta birazda istediklerimin, hayallerimin bir an da olmasını istiyorum. Tamam hep benim istediğim olmasın ama süreklide hayallerim okyanusa düşmesin sonra bir de ne hayal ettiğimi aramakla geçiyor zamanım. Bir de bakmışım ölüm döşeğindeyim. Olur mu olur iki günlük dünya diye boşa dememişler. Ölüm dedim de intihar geldi aklıma! Nereden geldi bilmiyorum ama eskiden çok düşünürdüm. Bence kolay bir şey değil öyle hadi kalkayım bir intihar edeyim gibi bir durum yok yani. Abicim intihar kararı bir kere verilmeli bence o zamanda kararlıysan bitmeli bu iş. On kere intihar eden birisinin onunda da başaramamış olması tuhaf değil mi? Bende çok düşündüm ama tam anlamıyla cesaret edipte başaramadım. Şimdi düşünüyorum da ( intiharı değil ) eğer intihar edecek olursam kendimi bir uçurumdan atardım. Hem uçmanın tadına da varmış olurdum ölmeden önce. Şaka bir tarafa düşünmüyorum öyle bir şeyi ben herkese inat yaşıyorum. 

Yaşamak için ve bir şeyleri başarmak için bir sebebim var...

Öne Çıkan

Sevmek ya da sevmemek işte bütün mesele bu!...

     İnsan sevmeye nereden başlamalı? Günün sorusu bu olsun.       İnsan en çok kendinin düşmanı ve yine en çok kendinin dostu. Bir söz va...

Popüler