Translate

5 Ağustos 2010 Perşembe

'Tarih tekerrürden ibarettir' nereye kadar?

Geçmişte, tekrar ve gelecekte hep yaşanacaklar... Kimlerin affediciliği ağır basıyorda tükürdüğünü yalıyor yada unutuyor söylenenleri bilmiyorum ama bir taraf son vermeli buna... Üzülmek istemiyorum üzmeyi ise asla! Canım yanıyor artık elimde olmadan da yakıyorum canımı yakan o canları, acımasızca... Ağlayamıyordum ya hani uzun zaman olmuştu gözlerimden iki damla yaş dökülmeyeli şimdi hiç kurumuyor yanaklarım... Bu kuralı önce sen bozdurdun bana... Devamını getirecek kişiler sırasını bekliyormuş zaten. Aramadım yani kimin o yarayı daha çok deşeceğini. Her seferinde 'son yarayı açın ben onu kapatacağım bir daha açılmayacak o yara' desem de en derini kısa bir zaman aşımından sonra tekrar ediyor. Aynı yerden... Yaramın yeri değişmedi hiç Hep aynı yerden açıldı, aynı yerden kan revan içinde, sadece orası.... ilerde bir gün kendime yeni bir yaşam biçimi seçtiğimde o kanattığınız yeri söküp atacağım ki bir daha kanamasın bir daha oradan yaralayamayın beni!
Ben bir parça sevgi istedim dünyayı değil! Onun içindi sanırım sizden çok arkadaşlarımın olması, hayatımda. Şimdi sevgi istemiyorum sizden sevmeyin beni sevgi gösteriniz sonucu oldu sanırım bunların hepsi, Hani beni düşündüğünüz için! Hani kötülüğümü istemediğiniz için!
Bir kimlik var elimde ben küçükken çoktan kaybedilmiş. Aslında hiç benim olamamış, hiç benim olamayacak bir kimlik ... Neydi bu kağıt parçası? Benim için hiç bir değeri olamayan ama işte beni kaybettirendi o kağıt parçası!
Ağlamaklıyım yine...Biraz hayal kırıklığı... Biraz bitmişlik... Biraz hazan, eylül yani,sonbahar yani,ilk ağladığım gün yani, ayaklarımdan birisinin ilk tutup popoma ilk vuruşu....
Özlemlerim hep arttı... Açım evet... Korkak biraz... Ağlamak geldi bugün içimden yolda, otobüste, metroda, yürürken parkta... Bacaklarımın hissizleşeceğini düşünmeden düşseydim bulunduğum yere, düşseydim hani ağlasaydım bağıra bağıra duymasaydı kimse beni, toplanmasaydı etrafımıza n' oldu diye fısıltılar eşliğinde sesler duyacağımı düşünmeseydim. Birisinin çıkıp 'hava alsın rahatlasın biraz' önderliğini yapacağını düşünmeden yapsaydım... Yapamadım... ( Yanımda sen vardın. Sıktım kendimi, sesim gitti. Hasta mısın aşkım? diye sordun. Evet dedim. Küçücük yaşında en çok düşünendin sen beni. Hastaneye götürüyüm mü? dedin. Tamam dedim. Güneş gelince götürüyüm dedin ve sustun.) Birilerinin karşısında ağlamayı yakıştıramadım asla kendime, bu yüzden hep yalnızdım ağlarken.
Dönüp geçmişime baksam, kimin ahını aldım diye. Ah alacak zamanım olmadı ki...
İstenmeyen cümleler sarf edilirken birazcıkta olsa dinseydi ya sızım, şimdi birde o cümlelerin ağırlığıyla mı ezileceğim.
Rüya! Ne güzel öyle istemediğin sahnelerde uyanıp soğuk bir su içiyorsun geçiveriyor her şey. Yaşamasam şu yalan denilen gerçek hayatta... 'Yaşayasım yok işte' diyorum okkalı bir şamar indiriyorum sonra kendime 'Sebebin var'...
Yenilenmek lazım. Bu kadar yalnızlık arasında mı?...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan

Sevmek ya da sevmemek işte bütün mesele bu!...

     İnsan sevmeye nereden başlamalı? Günün sorusu bu olsun.       İnsan en çok kendinin düşmanı ve yine en çok kendinin dostu. Bir söz va...

Popüler